Selanik yakınlarında Vardar Yenicesi’nde doğmuştur.
Gençliği zorlu geçmiştir.
Öğrenim gördüğü zamanlarda şiir yazarak kendini tanıtmaya başlamıştır.
Yazdığı şiirler neticesinde İbrahim Paşa ve Kanuni Sultan Süleyman’ın dikkatini çekmiş ve taktirini kazanmıştır.
Devlet büyüklerinin takdîrleri, yardımları sayesinde hem meslek hem de edebî hayatında devam eden Hayâli, Âşık Çelebi’nin deyimiyle “pâdişâhın kolunda gezip, onun elinden yem yiyen bir doğan kuşu” olmuştur.
Taşlıcalı Yahya Bey ile birlikte Kanunî’ in Bağdat seferinde bulunmuş, orada Fuzûlî ile tanışmış ve Fuzûl’den bir Leyla ile Mecnun mesnevisi yazmasını talep etmiştir.
İbrahim Paşa ve İskender Çelebi’nin ölümü sonrasında Hayalî’ye gelen yardım son bulmuştur
Hayalî, başta pâdişâh olmak üzere bütün devlet büyüklerince korunmuş, olduğu halde gözü yükseklerde olmamış, basit ve derbeder bir hayat sürmüştür.
Büyük bir serveti olması gerekirken parasına, malına mülküne sahip çıkmamış, eline geçeni cömertçe dağıtmıştır.
Şiirlerinde parlak, ince hayaller, yeni buluşlar, renkli tasvirler, akıcı bir söyleyiş vardır.
Şiirlerinde mahallileşme akımının izleri görülmektedir.