Ömer Seyfettin, 11 Şubat 1884 tarihinde Gönen köyü, Afşin ilçesi, Kahramanmaraş’ta doğdu.
Babası Ahmet Şükrü Bey, Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli devlet adamlarından biriydi.
İlkokulu Konya’da tamamladıktan sonra, İstanbul’a giderek Bahriye Mektebi’ne başladı. Daha sonra Harp Okulu’na devam etti.
Ömer Seyfettin, askeri kariyerine subay olarak başladı ve 1908’de Harp Akademisi’ni bitirdi.
Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi’nde görev aldı. Savaş sırasında geçirdiği bir rahatsızlık nedeniyle tedavi için Viyana’ya gönderildi.
Savaş sonrasında Türkiye’ye dönerek çeşitli askeri görevlerde bulundu. İstanbul’da Harp Akademisi öğretmenliği yaptı.
Ömer Seyfettin’in edebi kariyeri, askeri görevleri sırasında yazdığı hikayelerle başladı. Eserleri dönemin ünlü dergilerinde yayımlandı.
Milli Edebiyat akımının önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Seyfettin, hikayelerinde genellikle milli duygulara, toplumsal olaylara ve insan ilişkilerine odaklandı.
Ömer Seyfettin’in en bilinen eserlerinden bazıları şunlardır: “Bahar ve Kelebekler”, “Kuvayı Milliye Rüzgarı”, “Yüksek Ökçeler”, “Kaşağı”, “Sonsuz Panayır”.
Maalesef, Ömer Seyfettin, Türk Kurtuluş Savaşı sırasında, 6 Mart 1920 tarihinde Erzurum’da genç yaşta hayatını kaybetti. Ölümü, Türk edebiyatı için büyük bir kayıp olarak değerlendirilmiştir.
Ömer Seyfettin’in şiirleri onun edebiyatındaki küçük bir yerini temsil etmektedir. Ömer Seyfetiin’in bazı şiirleri;
- Makber:
- Makber, Ömer Seyfettin’in en ünlü şiiridir. Ölümü ve makberi konu alır.
- Bulutsuzluk Özlemi:
- Bulutsuz gökyüzü, yıldızlar ve doğanın güzellikleri üzerine duyulan özlemi ifade eder.